BAĞIMSIZLIĞIN 75.YILDÖNÜMÜNDE  PAKİSTAN

BAĞIMSIZLIĞIN 75.YILDÖNÜMÜNDE PAKİSTAN

Bilindiği gibi “pak” temiz demektir. Pakistan ise, “Temiz İnsanlar Ülkesi” anlamını içerir. Bu ülkenin, Türk Milleti nezdindeki önemi çok büyüktür. Zira orada milyonlarca kandaşımız, candaşımız yaşamaktadır. Bu nedenledir ki, Pakistan’a giden bir kişi, orada, hiçbir ülkede göremeyeceği itibarı, sevgiyi, saygıyı görecektir.
75 yıl önce bağımsız bir ülke olarak dünya coğrafyasında yerini alan bu ülkenin, istiklâl sürecinde önemli yeri olan Allame Muhammed İkbal, 1930 yılında Allahabad’da, Müslüman aydınları bir araya getirdi. Bu toplantıda Pakistan’ın temelleri atıldı. 1933’de Cambridge’de öğrenci olan C.Rahmit Ali, “Ya şimdi, ya asla!” başlıklı bir broşür yayımlamış ve kurulacak olan İslam devleti’nin adının Pakistan olmasını önermişti. Hindistan’da, 1937 yılında yapılan seçimlerde Müslümanlar büyük bir zafer elde ettiler. Bu zafer Hinduları telaşlandırdı; yoksul Müslümanları da yanına alan Gandi yoğun bir propagandaya girişti. Bunun üzerine Muhammed Ali Cinnah harekete geçerek, Müslümanları yeniden örgütlendirdi. 23 Mart 1940’da Lahor’da toplanan Müslümanlar, Bağımsız Pakistan çözümünü benimsediler. 1945-1946 seçimlerinde Müslümanların durumları daha da güçlendi. Seçim sonuçları, Hindular’la birlikte İngilizler’i de telaşlandırdı, zira Müslümanlar, bağımsız bir devlet kurma yolunda epeyce yol almışlardı.
1946 yılı Ağustos ayında Nehru’nun kurduğu hükümete Müslümanlar karşı çıktılar. Yer yer meydana gelen çatışmalardan sonra, ülke bir iç savaşa sürüklendi. Ekim ayında hükümete Müslümanlar da girdiler; ama çatışmalar önlenemedi.
Nihayet 14 Ağustos 1947’de Pakistan’ın bağımsızlığı ilan edildi. Bu, İngiliz Milletler Topluluğu çerçevesinde elde edilen bir bağımsızlıktı. Ama artık bir Bağımsız Pakistan Devleti kurulmuştu. Ülkenin Genel Valilik görevini, bir anlamda Devlet Başkanlığını Kaid-i Azam Muhammed Ali Cinnah üstlenmişti. Ne var ki bir yıl sonra, 1948 yılında bu büyük lider, hayata gözlerini yummuştu.
1956 yılında Kurucu Meclis’in kabul ettiği Anayasa ile birlikte tam bağımsız Pakistan İslam Cumhuriyeti ilan edildi. Ülkenin ilk cumhurbaşkanlığını General İskender Mirza üstlendi.
Pakistan Cumhuriyeti, sık sık hükümet ve cumhurbaşkanı değiştirdi; bu arada askeri darbeler oldu.
Şurası bir gerçektir ki; zaman zaman çok partili demokratik bir sisteme de bürünen Pakistan’da yönetim kimin ya da hangi siyasal partinin elinde olursa olsun; Türkiye’ye karşı uygulanan politikalar aynen devam etmektedir. Bu politika, kayıtsız şartsız, Türkiye’nin yanında yer almak ve her platformda Türkiye’yi desteklemektir. Nitekim, Birleşmiş milletler Genel Kurulunda yapılan müzakerelerde, Pakistan delegesi, Türk delegesiyle aynı doğrultuda oy kullanmaktadır.
1974 Kıbrıs Barış Harekâtından sonraki gelişmelerde Pakistan, her şeye rağmen, Türkiye’yi desteklemiş ve sonraki aşamada KKTC’ni tanımıştır. Gerçi, ABD baskısı ve tehditleriyle, tanımanın resmi boyutu geri alınmıştır ama; o günden bu yana, İslamabad’da, KKTC’nin temsilciliği bulunmaktadır.
Kardeş Pakistan Devleti’nin sorunları ile Türkiye’nin sorunları büyük ölçüde benzerlikler arzetmektedir. Türkiye’nin altını oymak, bölüp parçalamak için, sinsi sinsi çaba harcayan dış güçler; benzeri çalışmaları Pakistan’da da yapmaktadır. Örneğin, İngiltere ile Pakistan, sürekli olarak Pakistan’in iç işleriyle oynamaktadır!…
Pakistan İslam Cumhuriyeti, 796,096 Km.karelik toprakları ve 100 milyonu aşan nüfusu ile dev bir ülkedir. Ekonomisi, sanayisi, tarımı, ticareti; ulaştırma, eğitim ve sağlık gibi önemli konularda kaydettiği aşamalar ile hızla büyüyen, dev bir ülke…Ve muhteşem tarih ve kültür hazineleriyle dolu bir ülke…
Geçmişi binlerce yıl önceye dayanan Rawalpindi yakınlarındaki yazılı kayalar; İskitler, Parslar, Kuşanlar, Ak Hunlar, Persler, Türkler ve Timuroğulları’ndan kalan gizemli sanat abideleri…Ekber Şah’ın inşa ettirdiği kale; Cihangir, Şah Cihan, Evrenzeb’in Lahor’da inşa ettirdikleri sayısız eserler; yine Lahor’da Şah Cihan’ın yaptırdığı ünlü Şalimar Bahçesi…Türk asıllı Sultanların Sind Eyaletinde, Haydarabad yakınlarındaki anıt mezarları…
Bütün bunlara bakınca görülüyor ki, Pakistan’da yaşayan insanlar, Türk milleti’nin gerçek kardeşleridir…
Bu kardeşlerimiz Milli Mücadele yıllarında, dişlerinden tırnaklarından keserek topladıkları paraları, Mustafa Kemal Atatürk’e göndermişlerdir. Atatürk’ün de, bu parayla, Türkiye İş Bankası’nın temelini atmış olduğu, bilinen tarihi gerçeklerdendir. Yani bugün, Türk bankacılığının önde gelen kuruluşu olan Türkiye İş Bankası, Pakistanlı kardeşlerimizin gönderdikleri paralarla kurulmuştur.
Kuşkusuz, Milletimiz bütün bunları unutmamıştır ve unutmayacaktır. Unutmamış olduğumuzun somut kanıtı, Pakistan’da meydana gelen doğal afetlerden sonra, halkımızın, yardım konusunda gösterdiği duyarlılıktır. Devlet eliyle yapılan birkaç milyon dolarlık yardımın yanı sıra, çeşitli kuruluşlar da kardeş ülkeye yardım etmişlerdir.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM