“Seçim sürecinde sırtımızdan hançerlendik”

“Seçim sürecinde sırtımızdan hançerlendik”

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’e “Görevimi bırakabilirim” dediğini ancak Akşener’in bunu reddettiğini belirten İYİ Parti İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu, “Seçim sürecinde birlikte yürüdüğümüzü sandığımız bazı kişiler ne yazık ki bizi sırtımızdan hançerlediler” dedi. Mısırlıoğlu Belediye Başkanı Zeybek’i de şehir merkezindeki eksiklikler üzerinden eleştirdi

 

İYİ Parti Afyonkarahisar İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu, İYİ Parti il binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya; İYİ Parti Merkez İlçe Başkanı İzzet Köken, Evciler İlçe Başkanı Fatin Öztürk ve partililer katıldı. Mısırlıoğlu, sözlerine Kurucaova köyünde sel felaketinde zarar görenlere geçmiş olsun dileklerinin yanı sıra hafta sonu YKS sınavına girecek gençlere başarılar diledi.
“NE YAZIK Kİ SIRTIMIZDAN HANÇERLEDİLER”
İYİ Parti İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu, hızlı bir seçim süreci geçirdiklerini bu süreçte yanlarında olanlardan ziyade yanlarında görünüp de arkalarından iş çevirenlere bir çift sözü olduğunu söyledi. Mısırlıoğlu, “Biz dışarıdan gelecek her türlü kötülüğe her zaman hazırlıklıyız. Gel gelelim dost görünenler bizi en çok yaralayanlardır. Seçim sürecinde birlikte yürüdüğümüzü sandığımız bazı kişiler ne yazık ki bizi sırtımızdan hançerlemişler. Bir darbe yediğimizin farkındaydık ama bunu dost görünenlere hiç konduramamıştık. Sular durulunca anladık ki suyu bulandıran da yine aynı safta olduklarımızmış. Siyaseti insanlık dışı, ahlak dışı ilkelere dayandıran, her yolu kendine mübah gören bu zihniyet bize göre değildir. Siyaset yapıyoruz diye alçalmaya lüzum yok. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmektir asil olan. Ben siyaset yapan herkesi asil olmaya davet ediyorum.” dedi.
“4 YIL ÖNCE ‘DOLANDIRICI’ DEDİĞİ ŞİMŞEK’LE İLGİLİ ERDOĞAN’IN FİKRİNİ NE DEĞİŞTİRDİ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabineyi oluştururken Türkiye’nin kanayan yarası olan ekonomik krize çare bulacak isim olarak da Mehmet Şimşek’i belirlediğini söyleyen Mısırlıoğlu, “Daha önce Halkbank’ı dolandırmakla suçladığı bir isimi ekonomi dümeninin başına geçiren Sayın Erdoğan neyi amaçlıyor? Bilmiyoruz ama çok değil daha 4 yıl önce sarf ettiği sözler bizi korkutuyor. Hazine ve Maliye Bakanı olarak belirlediği Mehmet Şimşek hakkında 4 yıl önce ‘Bunlar dolandırıcı’ diyen Sayın Erdoğan’ın fikrini neyin değiştirdiğini ise ayrıca merak ediyoruz. Bir puzzle misali devleti yöneten isimleri değiştiren Erdoğan, Merkez Bankası Başkanı’nı da değiştirdi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun başına geçirdiği eski başkan, parayı kukla gibi yönetiyordu. Bağımsız olması gereken bir kurumu talimatlara göre yöneten eski başkan, sus payı olarak BDDK’ya görevlendirildi. Faizleri düşüre düşüre ekonomiyi olumsuz manada şaha kaldıran bu zihniyet, bakalım bundan sonraki adımlarıyla başımıza neler açacak. Doların kaç TL olduğunu, paramızın ne denli değer kaybettiğini görüyorsunuz. Üretim sıfıra indiği için dışa bağımlı bir ülke haline geldik. Bulguru, mercimeği ithal eden bir ülke olarak doların yükselmesi bizi ne kadar etkiliyor biliyorsunuz. Dolar yükseldikçe soframıza koyduğumuz rızkın fiyatı, mazotun, benzinin fiyatı, buna bağlı olarak nakliye ile bize ulaşan her şeyin fiyatı artıyor ne yazık ki.” diye konuştu.
“ASGARİ ÜCRET ARTIŞI İŞVEREN
AÇISINDAN DA DENGELİ OLMALI”
Asgari ücretin sabit düzeyde kaldığını ifade eden Mısırlıoğlu, “Peki asgari ücret neden sabit kalıyor? Açlık sınırının bile altında olan asgari ücret ne yazık ki zamanla eriyor, kayboluyor. Şehrimizde bir ailenin oturabileceği lüks sayılmayan sıradan bir evin kirası bile 5 bin TL’den başlıyor. 8.500 TL asgari ücretle çalışan bir vatandaş parasının yüzde 60’ını ev kirasına verirse faturasını nasıl ödeyecek, erzağını nasıl alacak, çocuğunun masraflarını nasıl karşılayacak? Hala kabile hayatının devam ettiği Papua Yeni Gine’de 20 Mayıs 2022’de 1 Kina, 4,60 Türk Lirasından işlem görüyorken 1 Kina 6.61 Türk Lirası’na kadar yükseldi. Şu anda da 6. 59 seviyelerinde ilerliyor. Dolayısıyla 1 yılda 1, 35 lira artış yaşandı. Türk Lirası değer kaybettikçe kaybediyor. Bizim vatandaşımız istediğini alıp satabiliyor mu? İstediğini giyip istediğini yiyebiliyor mu? Ne yazık ki bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Gerçekler bu kadar gün yüzündeyken asgari ücrete Temmuz ayında yapılacak olan zamla birlikte en düşük maaş en azından 500 dolara eşit olmalıdır. Bunu söylemek ne acı değil mi? Paramız küçüldükçe küçüldü, asgari ücret en azından 500 dolara eşitlensin istiyoruz. Biz bunu söylerken tabi ki tek taraflı düşünmüyoruz. Asgari ücret yükselsin yükselmesine de dengeyi tutturabilmek adına işverenlere de kolaylaştırıcı tedbirler alınmalı.” şeklinde konuştu.
“MESELE ÜNİVERSİTE MEZUNLARINA
İSTİHDAM SAĞLAYABİLMEKTİR”
Muhammet Mısırlıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “İşsizlik demişken geçtiğimiz günlerde atanamayan hemşerimiz bir öğretmen Samsun’da çalıştığı inşaattan düşüp hayatını kaybetti. Bu utanç hepimizindir. Üniversite açtık diye övünenler milyonlarca işsiz genci görmezden geliyorlar. Mesele üniversite açmak değil. Mesele üniversite mezunu gençlere istihdam sağlayabilmektir. Ülkemizde eğitim fakültesinden mezun olmuş milyonlarca öğretmen var ama yıllarca atanmayı bekliyorlar. Buna rağmen hala ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen diye yeni tabirlerle öğretmen görevlendiriyorlar. Samsun’da inşaatta çalışmak zorunda kalan bu kardeşimiz de bu sistemin kurbanıydı. Öğrencilerine kavuşmayı beklerken kendini inşaatta çalışırken buldu. Ne yazık ki okulda, sınıfta, öğrencileriyle olması gereken öğretmenimiz, şantiyede can verdi. Bizi bu duruma getirenler utansın. Öğretmenimize Allah’tan rahmet diliyorum.”
“BİNLERCE SURİYELİ ECZACI VAR”
“Şimdi çok önemli bir konu olan AKP iktidarının kendi vatandaşımızdan üstün tuttuğu Suriyeliler konusuna değinmek istiyorum.” diyen Mısırlıoğlu, “Üniversiteden mezun olmuş, eczacı olmak için çabalayan gençlerimiz var iken binlerce Suriyeli eczacı var. Suriyeli Eczacılar Türk halkının parasını hortumlarken, diplomalı işsizlik rekor kırıyor. Türkiye, ne yazık ki işsizler ordusu konusunda dünya liderliğine oynuyor. Hem işsiz sayısı hem de üniversiteli işsiz oranı bakımından maalesef lider durumdayız. Bu durumun sebeplerinden biri de diplomalı işsizlerin sayısındaki artıştır. Eczacılık Fakültesi mezunları işsizlik sorunu yaşıyor. Ancak Suriyeli eczacılar devleti hortumluyor. Son dönemde, eczacılık fakültesi mezunları arasında işsizlik sorunu yaşanmaktadır. Plansızca artırılan fakülte sayısı ve mezun enflasyonu nedeniyle, her 6 eczacıdan biri işsiz durumdadır. Ancak Türkiye’deki işsizlik oranı artarken, Suriyeli eczacılar atağa kalkmaktadır. İstanbul’da 200’den fazla Suriyeli eczacı mevcuttur ve hepsi SGK ile anlaşmalıdır. Bu durumun ilginç yanı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için geçerli olmayan bir ayrıcalıktır. SGK ile yapmadıkları anlaşmaları, sadece Suriyeli eczacılar yapmaktadır. Suriyeli eczacılar, sağlam Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ilaç yazdırarak, bu ilaçları kaçak yollarla Suriye’ye göndererek para kazanmaktadırlar. Bu durum, hem SGK’nın ödeme yapması hem de Suriye’den para akışı sağlanması anlamına gelmektedir. Bu durumun sonucunda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları zarar görmekte, devletin bütçesi ise hortumlanmaktadır.” dedi.
“ASIL BEKA SORUNU MÜLTECİ SORUNUDUR”
Türkiye’nin 2011 yılından bu yana, daha öncekilerle hiçbir şekilde karşılaştırılmayacak ölçüde dev bir sorunla karşı karşıya geldiğini söyleyen Mısırlıoğlu şu ifadelere yer verdi: “Türkiye üzerinden Avrupa’ya giden yarısı Suriyeli, diğer yarısı da başka uyruklardan olmak üzere sayısı belirsiz birçok kişi vardır. Türkiye’yi ‘geçiş ülkesi’ olarak kullandığı düşünüldüğünde ülkemizin hali içler acısıdır. Tahminlere göre, 10 yıl sonra nüfusumuzun yüzde 10’unu Arap-Afgan kökenliler oluşturacak. Düşünsenize ciddi bir örgütlenmeye kalksalar milletvekilleri, partileri belki TBMM’de grupları bile olacaktır. Kendi mahalleleri, iş dünyası, sendikaları, okulları, mesleki örgütleri kurulacak. Yeni evlilikler ile çocuklar doğacak, yeni bir toplum yapısı dizayn edilecektir. Anlayacağınız tehlike çok büyük ve derhal tedbir alınması gereken elzem bir durumdur. Zira bu saydıklarımın bazıları hali hazırda gerçekleşmiştir. Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında, muhalefeti Türkiye’nin ‘beka sorunu’ olarak göstermeye çalışan iktidarın aslında mülteci tehlikesinin beka sorunu olduğunu artık anlaması şarttır. Mülteci istilasının önüne geçmek; milli bütünlüğün ve ulusal bağımsızlığın temel şartı olmuştur artık. Mülteciler için oluşturulmaya çalışılan koruma sistemi ve onun yaratığı sorunlar, toplumsal kutuplaşma, ekonomik kriz, yükselen işsizlik oranları gibi var olan diğer sorunlarla birleştiğinde gün geçtikçe içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. Göçmenler için yapılacak referandum hem demokrasimiz hem bekamız hem de milli bütünlüğün ve ulusal bağımsızlığın devamı açısından doğru bir seçenek olabilir diye düşünmekteyim. Eminim ki mültecilerin ülkelerine gönderilip gönderilmeyeceğine dair yapılacak referandum da ülke iç huzuruna büyük katkı sağlayacaktır.”
“ŞEVKİ YILMAZ ŞERİAT VE FETÖ’CÜLERE
AF ÇAĞRISINDA BULUNDU”
AK Parti iktidarının kendi görüşünden olmayan hiçbir sendikayı tanımaz duruma geldiğini ifade eden Mısırlıoğlu şunları kaydetti: “İktidar kendi yarattığı sendikaya üye olanları ihya etti. Memur-Sen üyeleri AKP’den milletvekili olma şansı yakalıyor. Karşı sendikaların mensupları ise kamuda mobinge maruz kalıyor. Yıllar içinde ülkemizdeki sendikalaşma oranı yüzde 14’lere geriledi. Bu oran 1999 yılında yaklaşık yüzde 70’ti. Demokratik haklarımızın bir bir elimizden alındığı bu günlerde susmaya devam edersek bir köle gibi yaşamaya mahkûm edileceğiz. AKP’li gazeteci Şevki Yılmaz’ın FETÖ’cülere af çağrısından bahsetmek istiyorum. ‘Devlet millet kaynaşması.’ sağlansın diyerek FETÖ terör örgütü üyelerine af çıkarılması gerektiğini savunan bu adam, iktidara seslenerek şeriat çağrısı da yapmış. AKP’nin kimlerle aynı yolda yürüdüğünü görüyorsunuz değil mi? Bu adam iktidara yakın medya kuruluşunda kaleme aldığı yazıda alenen ifade ediyor bunları. ‘Şeriat gelsin, FETÖ’cülere af gelsin, Osmanlıca özgürleşsin.’ diyor. Bu memlekette Cumhuriyete ve Atatürk’e sahip çıkanlar cezalandırılırken böyle adamlar rahatça konuşturuluyor. Bize nelerin empoze edilmeye çalışıldığının farkındasınız değil mi?”
“SAYIN ZEYBEK’İ GÖREVE DAVET EDİYORUM”
Kentin alt yapı sorunlarıyla ilgili olarak Belediye Başkanı Mehmet Zeybek’i göreve davet eden Mısırlıoğlu şöyle konuştu: “Sayın Belediye Başkanımız seçim süreci boyunca siyasilerin peşinde koşmaktan şehri yönetmeyi unuttu. Altyapı, kaldırımlar, caddeler, sokaklar derken şehri kaderine terk eden Sayın Zeybek artık görevinin başına dönmelidir. Her yer sinek ve haşere kaynıyor. İlaçlama yapılmıyor. Temizlik yapılmıyor. Çöpler toplanmıyor. Belediyenin en temel görevleri bunlar. Bir Belediye Başkanının önceliği şehri olmalıdır. Siyasi çıkarlar uğruna şehrini kaderine terk eden bir belediye başkanı kaybetmeye mahkûmdur. Sayın Zeybek’i göreve davet ediyorum.”
“PARTİ İÇİ SIKINTILARDA TÜZÜK DOĞRULTUSUNDA GEREKENİ YAPACAĞIZ”
Muhammet Mısırlıoğlu, basın toplantısının ardından gazetecilerin sorduğu soruları cevaplandırdı. Parti içi mücadelelerin parti kongreleri aşamasında sonlanıp daha sonraki kongreye kadar durdurulması gerektiğini dile getiren Mısırlıoğlu şunları söyledi: “Bunu iç muhalefet açısından söylüyorum. Bunların genel seçimlerde ve yerel seçimlerinde parti içindeki mücadelelerin, dışarıdaki mücadelelerle karıştırılmadan birlik, beraberlik içerisinde yürütülmesie gerekir. O gün için benim yanımda olan veya olmayan veya ilçe başkanlarımız arasında rekabet içinde, ilçe başkanlığı yarışı sürdüren kazanan veya kaybedenlerin hepsi el birliği, gönül birliği içinde normal seçimlerde dışarıdaki partilere karşı yapılan mücadelede yan yana mücadele edilmesi gerekir. Dolayısıyla bununla ilgili bazı şeylerde sıkıntılar yaşadığımızı tespit ettik. Ve bunlar bizim içimizdeki tespitlerimiz. Bunlarla ilgili zaman içerisinde partinin tüzünün el verdiği koşullar noktasında gereğini yapacağız.”
“SAYIN ÖZKAYA MERAK ETMESİN
SAHADA ÇOK GÖRÜŞECEĞİZ”
AK Parti cephesinden İYİ Parti Milletvekili Av. Hakan Şeref Olgun’un seçimden sonra ortadan kaybolduğu şeklinde yapılan eleştirinin gerçeği yansıtmadığını belirten Mısırlıoğlu şöyle konuştu: “Hakan Bey seçildiği günden bu tarafa Afyonkarahisar’a en sık gelen milletvekili. Bir ve Afyonkarahisar’daki bütün etkinliklerde mümkün mertebe yetişebildiği kadar ilçelerimizde ve il merkezimizdeki etkinliklerde bulunmaya gayret gösteriyor. Şu aşamada zaten Cumhurbaşkanı geçtiğimiz hafta Cumartesi günü yeminini tamamladı. O günden bugüne yemin töreninin üzerinen beş gün geçti. Dolayısıyla yeni bir sistem, yeni bir meclis, 28’nci dönem başladı. Sanıyorum ki Hakan Bey, Afyon’un en çalışkan, Afyon’un en başarılı milletvekili olacak. Ben öyle gözlemliyorum. İnanıyorum, güveniyorum. Kendisi 35 yıllık arkadaşım, ben onun başarılı olacağına inanıyorum. Halep oradaysa arşın burada göreceğiz. Yani Sayın Özkaya çok merak etmesin. Sahada her zaman birlikte karşılaşacağız ve görüşeceğiz. Afyon’la ilgili kim daha duyarlı, Afyon’la ilgili, kim daha konulara vakıf. Afyon’un konularını ve sorunlarını kim daha çok gündeme taşıyor ve çözmek için mücadele ediyor, bunları göreceğiz. Onlar iktidar milletvekilleri. Bizim muhalefet milletvekilimiz onu gösterecek.”
“GENEL BAŞKANIMIZ ‘SİZ
GÖREVİNİZDE DURACAKSINIZ’ DEDİ”
İYİ Parti’nin Afyonkarahisar’da seçim sonunda birinci parti olacağını aksi takdirde sorumluluğu üstüne alacağı sözleri hatırlatılan Mısırlıoğlu şunları söyledi: “Evet bunları söyledim ve sorumluluğu üstüme aldım. Genel Başkanımızla geçtiğimiz hafta Pazartesi günü bir hafta önce iki gün süren İl Başkanları Toplantısında görüştük. Sayın Genel Başkan’a tüm il başkanlarımızın olduğu gibi benimle de görüştü. Şahsen Afyonkarahisar İl Başkanı olarak başarılı olamadığımın ve bu şartlarda eğer isterlerse görevi bırakacağımı ifade ettim. Kendisinin böyle bir tasarrufu bulunamayacağımı, önümüzde yerel seçimlerin olduğunu, partinin yeni kongre sürecinden geçtiğini ve Türkiye genelindeki sonuçların Afyon’daki sonuçlardan farklı olmadığını, Afyon’daki sonuçların Türkiye ortalamasına göre üç puan daha fazla olup, Afyonkarahisarlılar’ın İYİ Parti’ye destek verdiğini belirtti. Sayın Genel Başkanımız bu noktada bir milletvekili seçme kabiliyeti gösterdiğimizi söyleyerek ‘Siz görevinizde duracaksınız.’ dedi. Biz duruyoruz. Yani biz üzerimize düşenin gereğini yaptık. Sözümüzün gereğini Genel Başkanımıza yaptık. Bunu dışarıdaki kişiler yapmak istiyor diye yapmak zorunda değiliz. Siyaseten ve ahlaken yapmamız gereken oydu. Patron genel başkanımızdır, genel başkanımıza bunu sunduk. Kurultaya gidiyoruz. Bütün teşkilatlarımız şu anda hummalı bir şekilde çalışıyor. Genel merkezde görev almak isteyen Genel İdare Kuruluna girmek isteyen bir sürü aday adayları var. Sadece Genel Başkanımızdan 350 civarında genel başkan yardımcılığı talebinde bulunan Türkiye’nin çeşitli yerlerinden değerli ve kendince büyük hizmetleri olmuş devlet kademelerinde önemli hizmetlerde bulunmuş insanlarımız var. GİK’e girecek kişi sayısı 75’dir. Genel Başkanın kendisinin tasarrufunda olmasını istediği şahıslar var. Onlarla da görüşüyor. Teşkilatlarla da görüşüyor. Umuyorum ki Türkiye’ye çok güzel mesaj verilecek ve bir manifesto açıklayacak. İYİ Parti’nin bundan sonraki yol haritasını açıklayacak. İnanıyoruz ki İYİ Parti önümüzdeki yerel seçimlere tüm kademeleriyle hızlı bir şekilde, gayretli, güçlü bir şekilde, iddialı bir şekilde girecek.”

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM