“Özgür basın tek başına  demokrasi mücadelesi veriyor”

“Özgür basın tek başına demokrasi mücadelesi veriyor”

SP Medya Tanıtım Başkanı Saniye Hazer, Türkiye’de uygulamaya geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin güçler ayrılığını tamamen ortadan kaldırdığını, özgür basın ve medyanın neredeyse tek başına demokrasi mücadelesi verdiğini söyledi

 

Saaadet Partisi (SP) Kadın Kolları üyeleri tarafından dün sabah partide basın mensuplarına toplantı düzenlendi.
“MEDYA DÖRDÜNCÜ
GÜÇ KONUMUNDADIR”
SP Medya Tanıtım Başkanı Saniye Hazer yaptığı açıklamada, insanın çevresinde ve dünyada olup bitenleri öğrenmek ve öğrendiklerini veya düşündüklerini başkalarına duyurmak ihtiyacında olduğuna değindi. Hazer, “Bu ihtiyacın giderilmesi için girişilen çeşitli teşebbüsler sonunda bugün basın-yayın dediğimiz ve medeni toplumun dördüncü kuvveti saydığımız ‘basın müessesesi’ doğmuştur. Bilindiği üzere devlet yönetiminde yasama, yürütme ve yargı ile birlikte bugün medyada dördüncü güç konumundadır. Bu kuvvetler devlete millete ve bireye hizmet etmek için vardır. Bunlar bir kişiyi aklamak, bir gruba hizmet etmek ya da hükümeti destekleyen haberleri yapmak anlamı taşımamaktadır. Bu güçlerden özellikle basın EYT’lilere, KYK’lılara, kredi mağduru öğrencilere, borç batağına sürüklenmiş esnafa, evine ekmek götürmeye çalışan işçiye ve işini hakkıyla yapıp lakin hak ettiğini alamayan memuruna bilgi aktarmak üzeri vardır. Medya yandaş ve muhalif diye ayrılamaz. Medya haber ve bilgi vermek içindir ama bugün hükümet medyaya ya bendensin, değilsen kapatırım mantığıyla hareket etmesi başta basına ve halka büyük haksızlıktır. Devlet yaşamında insanların düşüncelerini serbestçe açıklayabilmeleri sayesinde gerçeklerin ortaya çıkabileceği, bu yolla yanlışlıkların, yolsuzlukların, hukuk dışılıkların, çelişkilerin su yüzüne çıkacağı ve bunda kamu yararı bulunması gerçeği demokratik hukuk devletlerinde bu özgürlüğün kabul edilmesi sonucunu doğurmuştur. Devlet baskısı ve korkusu ile yaşayan bir basın, kamunun avukatlığı görevini yerine getiremez, toplumsal yararları sağlayamaz. Bu nedenle basın özgürlüğü, basına tanınmış bir ayrıcalık değil, kişilik hakları gibi korunan bir haktır. Yolsuzluk, taciz, rüşvet ve benzeri konularda yüzlerce haber ve sosyal medya paylaşımına erişim engelleri yıl boyu devam etti. Gazetecilerin haber yapmasının engellenmesi kadar haberlere getirilen erişim engelleriyle de basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkına saldırıdır.” dedi.
“HUKUKU ÜSTÜNLÜĞÜ VE FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ KAYBOLAN HATIRA GİBİ”
“Bugün Türkiye’de basınımızın en temel sorunu haber yapma özgürlüğünün kısıtlanması ve bazı siyasi kuruluşlarca baskı altına alınmasıdır.” diyen Hazer, “2022 verilerine göre Türkiye basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 149. sıradadır. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nin 2022 yılı sonuçlarına göre 180 ülkenin 8’inde özgürlük durumu “iyi”, 40’ında “tatmin edici”, 62’sinde ‘sorunlu’, Türkiye’nin de aralarında olduğu 42 ülkede ‘kötü’, 28 ülkede ise ‘çok kötü’ kategorisinde bulunuyor. Türk Ceza Kanunu’nda ve Basın Kanunu ile ilgili yönetmeliklerde yer alan basın özgürlüğünü kısıtlayıcı maddeler nedeniyle mevzuattan ve uygulamadan kaynaklanan sorunlar yaşanmaktadır. Türkiye’de ne yazık ki son dönemde hukukun üstünlüğü ve fikir özgürlüğü kaybolan bir hatıra hükmündedir. Dolayısıyla bugün ülkemizde adalet ve basın özgürlüğü rafa kaldırılmış durumdadır. Bu durumda Türkiye’nin son dönem basın özgürlüğü karnesinin çok kötü olduğu görülmektedir Ayrıca siyasi iktidarların kendilerini desteklemeyen medya kuruluşlarını bir nevi cezalandırma yöntemi olan kamu kurum ve kuruluşlarının reklam vermeme uygulaması bulunmaktadır.” diye konuştu.
“GAZETECİLER KENDİLERİNE OTO SANSÜR UYGULUYOR”
Saniye Hazer, gazetecilerin, medya mensuplarının mevcut koşullar altında patronlarından ve siyasi otoritelerden çekindikleri için kendilerine otosansür uyguladıklarını ifade etti. Hazer sözlerini şöyle tamamladı: “Medya mensupları ve basın çalışanları siyasi ve dünya görüşü ayrılıklarından dolayı birlik olamamakta ve kendilerine yapılan haksızlıklarda birlikte hareket edememektedir. Bu noktada, basın sektöründe çalışan emekçilerimiz bir meslek yasasına sahip olmamanın ve haklarını arama noktasında sendikalaşma önündeki engellerin zorluğuyla tek başlarına mücadele etmektedir. Türkiye’de uygulamaya geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi güçler ayrılığını tamamen ortadan kaldırmışken, özgür basın ve medya neredeyse tek başına demokrasi mücadelesi vermektedir. Vatandaşların yanıltılmadan, manipüle edilmeden gerçeğe ulaşabilecekleri mecraların sesi kısılmaktadır. Eleştirilerin sesinin kısılması ve halkın haber alma hakkının engellemesi hiçbir şekilde Türkiye’nin lehine değildir. Son yıllarda ciddi yara almış demokrasinin yeniden inşası öncelikle basın ve gazeteciler üzerindeki baskının kaldırılması ile mümkün olacaktır. Güçler ayrılığı hükümetin elinde basında dâhil edilerek güçler birliği ve hükümete hizmet görevine dönüştürülmüştür.”

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM